26 Eylül 2015 Cumartesi

Tottenham:4 M.City:1

EPL'de bu hafta en dikkat çeken maçtı. Beklentileri boşa çıkarmadı diyebiliriz. Pellegrini geçtiğimiz sezon bir çok kez eleştiri aldığı çift forvetli sisteminden vazgeçmişti. Bu deplasmanın zor olmasından ötürü önlemleri biraz daha artırarak 4 orta saha merkez oyuncusuyla (Fernando, Fernandinho, Yaya Toure, De Bruyne) başlamayı tercih etti. Pochettino'nun Tottenham'ı da dengeli bir kadroyla sahadaydı. Pellegrini rakibe gösterdiği saygının karşılığında bir çok pozisyon buldu. Aguero formda olsa henüz ilk yarıdan maç kopabilirdi. Avrupa'da güçlü takımların birbiriyle oynadıkları maçlarda iki takımın da belirli süreler iyi oynadığı dönemler oluyor ve iyi oynadığı dönemde yeterli farkı yakalayan takım maçı genellikle kazanıyor. City'nin ilk yarıdaki oyununun hakkı da en az 2 farklı bir galibiyet olmalıydı diye düşünüyorum. Yaya Toure'nin forvet arkası pozisyonunda oynadığı oyun ve bunun sonucunda De Bruyne'a yaptığı asist City'yi öne geçirdi ama daha sonrasında Aguero ve Sterling'le farkı artırabilme şansı gelmesine rağmen bunu başaramadılar. Devrenin sonunda Tottenham'ın kalkmayan ofsayt bayrağıyla girdiği pozisyonun devamında eşitlik yakalandı. 2. devrenin başında duran toptan gelen gol ve sonrasında Toure'nin sakatlıktan dolayı oyundan çıkması ise City'nin fişini çekti. Navas'ın zorlamaları yeterli olmadı. Navas zorladı ama, Navas gibi 8 senedir Avrupa piyasasında bilinen İspanya milli takımında da yer bulan bir adamın geldiği nokta bu olmamalı. Sağ kanattan başka hiç bir pozisyonda oynayamıyor. Ayrıca tek opsiyonu da hızıyla adam geçip içeriye sert ve yerden topu kesmesi.  Tottenham çok iyi oynamadan 4 gol buldu. Geçtiğimiz sezon Chelsea'ye 5 attıkları maça yaklaşamadılar bence. City'nin savunma organizasyonundaki eksiklikler kolay bir galibiyet getirdi. Toure çıkmasa bu kadar kolay olmazdı.

City 2 hafta üst üste kaybederek şampiyonluk yarışına bir heyecan getirdi. 2 hafta önceki dokunulmaz havaları dağıldı. Şampiyonlar Ligi bir takımı ancak bu kadar etkileyebilir diye düşünüyorum. Zor bir grupta aldıkları galibiyet yine havalarını bozdu. Bana kalırsa Avrupa'daki en iyi 25 kişilik kadro. Bu kadar kolay 4 gol yemelerinin faturası savunmaya harcadığı o kadar paraya (Otamendi: 30 m.£, Mangala 30 m.£) rağmen 3 senedir net bir savunma dörtlüsü yakalayamayan Pellegrini'ye kesilmeli. Klopp'un gelecek sezon yöneteceği takım City olacak gibi görünüyor.

24 Eylül 2015 Perşembe

Alex Ferguson & RVP

“If we had a bad habit going into the 2012-2013 season, it was over passing in the middle of the pitch: players circulating the ball to acquire a feel of it. With Van Persie, we learned in time, you needed to look for that early pass to split the opposition defense. Until we grasped those possibilities, we could not make the most of Robin’s marvelous mobility and killer instinct.”  

Kısaca “Rvp’nin hücum bölgesinde yaptığı koşular, takımın ona zamanında pas atmasını sağlamak için orta sahada gereğinden fazla pas yapmasını engelledi.” demiş Sir otobiyografisinde. Fenerbahçe’nin rakip yarı alanın ortalarından ceza sahasına gönderdiği topları düşünürsek RVP’nin niye alındığı da belli oluyor. Atromitos’a attığı faullu gol ve Kasımpaşa maçında Ozan’ın keleciyle karşı karşıya bırakan pası akla ilk gelen örnekler. Fenerbahçe’nin çok pas yapmayacağını Rıdvan Dilmen de belirtiyor programlarda. Fenerbahçe bu sene iyi oynamaya başladığında bu pozisyonlardan çok daha fazla yakalayacaktır. Kontra planı da Markovic ve Nani üzerine kurulabilir.    

2015-2016 İlk 5 Hafta Değerlendirmesi - Fenerbahçe


2015-2016 sezonu yabancı kısıtlamasının kalkması, 30’unu doldurmamış yıldızların ülkeye gelmesi ve en çok da Fenerbahçe’nin sezona her zamankinden daha iddialı bir kadroyla girmesi nedeniyle son 10 sezona kıyasla daha büyük bir beklenti yarattı. Fenerbahçe’nin yaptığı büyük transferlerden burada bahsetmeye gerek yok. Yabancı kısıtlamasının kalkmasından sonra bir kulüp ne yapması gerekiyorsa onu yaptılar. Türk futbolcuların hegemonyasında olan büyük takımların bundan bir an önce kurutulması gerektiği tüm futbol sohbetlerinin ortak konusuydu. Geçtiğimiz sezon Gs’nin kazandığı şampiyonluk büyük oranda Türk futbolcuların takıma hâkimiyetinden kaynaklansa da bu başarıların sürdürülebilir olmadığı gerçekti. Terraneo hamlesi, bundan önce yapılan sportif direktör atamalarından çok farklıydı. Daha önce Aykut Kocaman, Kalli, Ünal Karaman gibi teknik direktör gibi davranan sportif direktörlerin başarı getirmediği anlaşıldı. Önder Özen’in Bjk’ye yaptığı katkılar da bir sportif direktörün yapması gerekenleri özetler nitelikteydi aslında. Tabii ki ülkemizde karşılığını bulmadı ve istifaya zorlandı Önder Özen.

İlk 5 hafta heyecan anlamında beklentileri karşılamadı. Gs’nin son sezonda duble yapıp sezona da süper kupayla başlamasına rağmen Aziz Yıldırım’ın bu yaz sezonunda yaptığı hamleler ve Gs yönetiminin beklenen transferleri yapamayıp üstüne de kadrodan Melo gibi bir oyuncuyu kaybetmesi, takım ve taraftar psikolojisini kötü yönde etkiledi. İlk 5 hafta değerlendirmesi yapıldığında Gs’nin oyun konusunda Fb’den geri kalmadığı aşikâr. Kendi sahasında verdiği 5 puanı kolaylıkla kendi hanesine yazabilirdi. Ama Fenerbahçe sezon öncesi taraftarında yarattığı heyecan, kendi oyuncularında yarattığı özgüvenle ilk 5 haftayı önde kapattı. Tabii ki oyuncu kalitesini görmezden gelemeyiz. Ama o oyuncuları da galibiyet gollerinin geldiği son dakikalarda oyunda diri tutmak taraftara düştü.  İlk 5 hafta itibariyle Fenerbahçe’nin Manu’dan aldığı iki büyük yıldız Nani ve RVP 5 gol atarak direkt olarak sonuca etki ettiler. Bu golleri çıkarıdğımızda Fb’nin 3 golde kalacağını görüyoruz. İlk 5 haftada 2 iç saha maçında 2 gol pasıyla (birinde ilk golü attırarak maçı koparan, diğerinde de galibiyeti getiren 2. golü attırarak) Caner’in yerine göz koyan Hasan Ali’yi de pas geçmemek gerek. Bu sezona çok iyi bir başlangıç yaptı. Fenerbahçe’nin oynadığı oyun hala beklenen seviyede değil. Fenerbahçe’nin Vitor Perreira’nın istediği oyunu oynamaya başladığında da spor yazarlarını çok tatmin edeceğini düşünmüyorum. Türkiye’de herkesin iyi futbol anlayışı Barcelona futbolu ile kısıtlı olduğundan beklememek de gerek zaten. Takım hocanın istediği oyunu oynamaya başladığında, Alex Ferguson’un Manu’su stilinde, minimum pas sayısıyla golü bulan, çok pas yapmaktansa topu 3. bölgeye direkt oynayan bir oyun izleyeceğimizi düşünüyorum.